19 Aralık 2014 Cuma

Bebeklerin Tercihi Besleyen Anne mi? Dokunan Anne mi?

Turhan Yörükan'ın "Bağlanma ve Sonraki Yaşlarda Görülen Etkileri" kitabında bir bölüm bağlanmanın gerçekleşmesinde bebeklerin besleyen anneye mi, yoksa yakın temas halinde olup ilgilenen anneye mi daha duyarlı oldukları konusu incelenmiş.

Freud, bebeklerin anne ve babalarına bağlanmalarını, bebeklerin temel bedensel ihtiyaçlarının, beslenmelerinin ana babaları tarafından sağlanmış olmasına dayandırmış. Ancak, Harlow ve Zimmerman tarafından yapılan bir araştırma aksini ortaya koymuş ve bir yavru için dokunmanın güven verici bir bağlanma sağladığı görülmüştür. Rhesus maymun yavruları doğar doğmaz annelerinden ayrılarak başka kafeslere konulmuş. Kafeslere biri sadece tel örgüden ibaret olan, diğeri havlu gibi bir kumaşla kaplanmış yapay anneler yerleştirilmiş. Maymun yavrularının, tel örgülerden yapılmış anneyle pek az bir zaman geçirmesine karşılık, üzeri havlu gibi bir kumaşla kaplı yapay anneye sıkıca sarılmışlar. Hatta tel örgüden yapılmış annenin bir aygıt vasıtasıyla süt vermiş olmasına rağmen, yavruların diğer kumaş kaplı anneye sokulmayı ve sarılmayı tercih etmişler. Maymun yavruları korktukları ve alışık olmadıkları bir uyaranla karşılaştıklarında da kumaş kaplı yapay anneyi tercih etmişler. Yine yeni ve merak uyandıran bir uyaran olduğunda yavaş yavaş kumaş kaplı yapay anneden ayrılıp bu yeni uyaranı keşfetmeye çalışmışlar ve sonra tekrar kumaş kaplı yapay annelerine dönmüşler. Yavrularca, yiyecek sağlamadığı halde kumaş kaplı annenin tehlikelerden koruyan bir anne olarak algılandığı ve yavruların bu anneye bağlandığı görülmüş. Ancak, bu yapay anneye bağlanmaları maymun yavrularının sağlıklı sosyal gelişimi için yeterli olmamış ve yetişkin olduklarında diğer maymunlarla ilişki kurmakta güçlük çekmişler. Bu şekilde yetişmiş maymunlar, oyun esnasında kendilerinden çok küçük maymunlar tarafından azarlanıp dövülmüşler. Yavruların iki yıl süre ile sosyal temastan sonra, ancak bedensel yaralarını iyileştirebildikleri, sosyal yaralarını iyileştiremedikleri görülmüş.

Öte yandan, Anna Freud ve S. Dann tarafından yapılan başka bir araştırmada da, annelerinden ayrılan yavrular birarada tutulmuş. Bir yıl süren tecritten sonra, bu yavruların  normal şekilde büyütülmüş maymunlarla oynayabilmiler ve mahrumiyetin etkilerini giderebilmişler. Nitekim, İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında birarada kalan çocuklarda da benzer bir durum gözlenmiş.

Sonuç olarak, araştırmalarla bağlanmada beslenmeden ziyade dokunmanın etkili olduğu, ancak basit bir bedensel temastan çok karşılıklı bir etkileşimin gerektiği, annenin yokluğu durumunda bu yoksunluğun yaşıtları olan yavrular grubu ile giderilebileceği ve bu yaşıtlarınınn alternatif bir bağlanma figürü olabileceği ortaya konulmuş.

Bowlby, sadece ekonomik olarak gelişmiş Batı toplumlarında bebeklerin gündüzleri birkaç saat, geceleri ise genellikle annelerinden uzak tutulduğu, goriller gibi hayvanlar ile doğaya yakın olan gelişmemiş toplumlarda anne ve yavrunun fiziksel yakınlığının çok net görüldüğü, bu nedenle karşılıklı yakınlığın içsel bir davranış biçimi olduğu ve evrensel bir davranış kalıbı olarak görülmesi gerektiğini söylemektedir. Bebekler sıkıca tutma ve sarılma kabiliyetine sahiptir ve insanlarla birlikte olmaktan hoşlanmaktadırlar. Hayatlarının ilk günlerinde bile kucağa alınmaktan, konuşulmaktan, okşanmaktan ve kendilerine bakacak kişinin yanında bulunmasından haz duymaktadırlar. Bebekler de gülümseyerek veya çeşitli sesler çıkarak karşılık vermektedirler. İnsan yavrusu, sosyal uyaranlara tepkide bulunmaya hazırdır ve sosyal tepkileşmeye hemen uyum sağlamaktadır.

Bağlanmayı en açık şekilde belirleyen değişkenlerin annenin bebeğe gösterdiği tepkinin çabukluğuna ve onunla etkileşiminin yoğunluğuna bağlı olduğu İskoç çocuklar üzerinde Schaffer ve Emerson tarafından yapılan araştırmalarda  ortaya konulmuştur. Esas bağlanma figürünün bebeğin beslenmesine küçük bir oranda bile katılmamasına rağmen çocuklar bu figüre bağlanmışlar.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder